İzmir Kadın Platformu Depremzedeler İçin Yürüyüş Düzenledi
Haber: GİZEM ÇETİNKOL – Kamera: KERİM UĞUR
İzmir Kadın Platformu insan zinciri oluşturarak 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenler ve çocuklarını kaybedenler için yürüdü. Platform adına konuşan Deniz Uslu, “Depremden kurtarılan ancak daha sonra akıbeti bilinmeyen binlerce insan ve çocuğun akıbeti araştırılmalı, sorumlulardan tek tek hesap sorulmalı.”
İzmir Kadın Platformu üyeleri, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremde hayatını kaybedenleri anmak için bugün Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplandı. Kadınlar, “Unutmak yok, affetmek yok, veda etmek yok! Güvenli şehirler, güvenli yaşam istiyoruz” yazılı pankart açtı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca ellerinde pankartlarla insan zinciri oluşturan kadınlar, ardından “Unutmak yok, affetmek yok, veda etmek yok”, “Bu deprem değil, bu katliam” sloganları atarak Alsancak Garı’na doğru yürüdü. , “Kâr bütçesi değil, eğitim bütçesi”, “Şiddetiniz bitsin”, “Kadınlar yaşasın”, “Güvenli şehirler, güvenli yaşam”, “Sermayeye değil, kadına bütçe”, “Kadına kadın” Sokaklarda hesap sormak için”, “Hayatı yeniden inşa edeceğiz”, “Kadınlar yürüyor, dayanışma büyüyor”, “Kayıp çocuklar nerede”, “Katil devlet”, “Hesap verilecek”, “Kadınlar hesap verecek” gibi sloganlar attılar. Kızılay’dan hesap sor”.
“İktidarın ayrımcı politikaları sonucunda yüzbinlerce insan hayatını kaybetti”
Yürüyüşün ardından istasyon önünde yapılan açıklamada İzmir Kadın Platformu adına Deniz Uslu, “6 Şubat 2023’te 11 ili etkileyen ve katliama dönüşen depremin üzerinden tam bir yıl geçti. Bir yıl geçmesine rağmen bölgedeki yaralar hâlâ kapanmadı ve halk sağlıklı bir yaşam süremedi.” Bir krizle karşı karşıyayız. Depremin ilk anından itibaren arama kurtarma ekipleri saatlerce, günlerce bölgeye gelmedi. İnsanlar enkaz altında ölüme mahkum edildi. Kendi imkanlarıyla hayatlarını kurtaranlara ne çadır verildi ne de içme suyu verildi. İnsanlardan insanlara dayanışma köprüleriyle birbirimizin elinden tutmaya çalıştık. Orada hem tır dolusu malzemeyle, hem de doğrudan deprem bölgesine giderek çalıştık, dayanışma köprülerinin üzerinde durduk. Deprem bölgelerinde temiz su, gıda ve hijyen ihtiyacı zirveye ulaşırken, kadınlar evlerinde cinsiyet eşitsizliği, varsa çadır ve konteynırlarda yaşama, çadır ve konteynırlarda yaşama gibi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Konut krizi yaşandığı için kadınlar şiddet ve istismarın failleriyle aynı çadırlarda kalırken, AKP-MHP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin sorunlarını dile getirenlere hakaret etmekle, Kızılay çadırlarını vatandaşlara satmakla meşguldü. halk. “Hükümetin ayrımcı ve sermaye yanlısı politikaları sonucunda yüz binlerce insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası ise hayati tehlike oluşturan zorluklarla karşı karşıya” dedi.
“İNSANLARIN GEÇİM KAYNAĞI OLAN ASIRLIK ZEYTİN AĞAÇLARI DİKKAT ÇEKİYORDU”
“Depremden sağ kurtulan ancak sonrasında haber alınamayan binlerce kişinin olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız” diyen Uslu, şöyle konuştu:
“Aradan bir yıl geçmesine rağmen akıbeti meçhul insanlar var. Bu dönemde yüzlerce çocuğun tarikatlara gönderildiği haberlerini okuduk. Depremzedeler arasında kimlik ve inanç ayrımcılığına da tanık olduk. Özellikle de depremzedeleri tamamen görmezden geldiler. Hatay’da yaşayan Alevi nüfus.Bu hükümetin daha da saldırmaya çalışan bir politikasıdır.Depremin üzerinden birkaç ay geçti.Hatay Dikmece köyünde halkın geçim kaynağı olan yüz yıllık zeytin ağaçları Halk büyük ilgi gördü ve acilen kamulaştırılma kararı alındı.Dikmece halkı, özellikle de Dikmeceli kadınlar aylardır bu saldırıyla mücadele ediyor.Zeytinliklerine sahip çıkıyorlar.Deprem sonrası çok sayıda kadın işsiz kaldı. Yoksulluk o kadar ciddi ki, 3 bin liralık kira yardımını alabilmek için çadırda kalmayı tercih edenler de var, 3 bin lira kazanmak için temizliğe giden kadınlar da var. kuruş. Çocuklar çadırlarda telefon ışıkları altında eğitim görüyor. Halen düzgün okullar yok, olanlar da 45-50 kişilik sınıflarda ders vermeye çalışıyor.
“EĞİTİMİN KALİTESİ GİDEREK DÜŞÜYOR”
Bugün gelinen noktada dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve şu anda da Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Murat Kurum, geçen yıl ’50 bin’ dediği ölü sayısının 130 bin olduğunu söylüyor. Bugün. Yine depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hatay’da yaptığı konuşmada, ‘Merkezi hükümet ile yerel yönetim el ele vermezse hiçbir şey olmaz. ‘Bakın Hatay garip kaldı’ diyerek deprem dönemindeki tavrını itiraf ediyor ve halkı tehdit ediyor. Biz kadınlar, inançlı bir yaşam ve güvenli şehirler için çabalamaya devam edeceğiz. Felaketin ötesinde bir katliam yaşadığımızı unutmayacağız. Bugün yine deprem bölgesi olan İzmir’de bu açıklamayı yapıyoruz. 30 Ekim 2020’de burada yıkıcı bir deprem daha yaşadık ve her an kitlesel yıkıma yol açabilecek bir deprem ihtimali altında yaşıyoruz. İzmir’de üç yıldır okul yapılmadığı için okullar birleştirildi. Tek binada iki hatta üç okul eğitim görüyor. Eğitimin kalitesi giderek düşüyor. Aynı zamanda çocuklar yaşadıkları yerden uzaktaki okula gitmek için üç araç değiştirmek zorunda kalıyor.
“KORUYUCU DÖNÜŞÜM PEŞİNDE OLANLARLA ANLAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Peki olası bir depremin yıkıcı boyutlara ulaşmaması için neler yapılıyor? Çürümüş binalara imar affı uygulanmasına son verilmesi, para uğruna uygunsuz yerlere bina yapılmasına son verilmesi, sağlıklı yaşam alanları ve güvenli şehirlerin inşa edilmesi gerekiyor. Merkezi ve yerel yönetimlere sesleniyoruz: Biz kadınlar haklarımızı, yaşamlarımızı koruyoruz. “Kentsel dönüşüm adı altında kâr amaçlı dönüşüm isteyenlerin, kapitalistlerin daha da zenginleşmesi için peşkeş çekilen insan ve doğanın karşısına çıkmaya devam edeceğiz.”
TALEPLERİNİ YAZDILAR
Kadınların güvenli bir yaşam ve güvenli şehirler için mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Deniz Uslu, taleplerini şöyle sıraladı:
“Depremden sağ kurtulan ancak sonrasında akıbeti bilinmeyen binlerce insan ve çocuğun akıbeti araştırılmalı, sorumlulardan tek tek hesap sorulmalı. Deprem bölgelerindeki temiz su ihtiyacı giderilmeli, depremzedelerin temiz su ihtiyacı giderilmelidir. insanlara sağlıklı bir yaşam sunulmalı, faillerle aynı çadırda yaşamak zorunda kalan kadınlara barınma sağlanmalı, kadın hastalıklarıyla uğraşmak zorunda kalan kadınlara ücretsiz ve kapsamlı taramalar yapılmalı, ücretsiz, nitelikli Eğitim hakkı elinden alınan çocuk ve gençlere eğitim verilmeli, Ücretsiz psikolojik destek noktaları oluşturulmalı, Deprem bölgesindeki tüm üniversiteli kadınlara KYK bursu sağlanmalı, Bakım emeği toplumsallaştırılmalı, Ücretsiz kreşler, yaşlılar Bakımevleri ve çamaşırhaneler açılmalı, Elektrik verilmeli, Elektrik kesintilerinin sona ermesi ve yangınların önlenmesi için etkili çalışmalar başlatılmalı, Şehirdeki ulaşım sorunu acilen iyileştirilmelidir. Kamulaştırma adı altında zeytinlik, arazi ve tarlalara el konulması kanunları kaldırılmalıdır. İstihdam sorunu yaşayan tüm kadınlara güvenli ve emniyetli iş olanakları sağlanmalıdır. Depremden etkilenen tüm vatandaşlara insani temel gelir güvencesi sağlayın. Özel okullara yönelik teşviklere ayrılan bütçenin kamu eğitimine ayrılması gerekmektedir. Yerel yönetimler ve merkezi yönetim çocukların ücretsiz hizmet ihtiyacını karşılamalıdır. “İnşaat affıyla çürük binalar yapanlardan, insanları bilerek ölüme terk edenlere, insanlara çadır satanlara, insanlara yönelik ölüm ve zulüm sisteminden başka bir şey görmeyenlere kadar bu katliamın sorumluları var. Tek tek denenmeli.”